2015 yılında “Rising Star” adlı yarışmada birinci olup, Türkiye’de yeniden Hard Rock müzik tarzından söz ettiren ve birçok festivalde sahne alan The Madcap grubu, Rock müzik ve motosiklet arasındaki kültürel bağ ile ilgili görüşlerini açıkladı. İki kültürün de iç içe geliştiğinin altını çizen The Madcap, bu iki kültürün birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini de belirtti.
The Madcap’ın bugüne kadar gelen müzik yolculuğundan, kadronuzdaki isimlerden ve müzik adına yaptığınız işlerden bahseder misiniz?
Deniz: Grubu 2015 yılında vokalimiz İzgi ile beraber kurduk. Sahnedeki en büyük enerji kaynağımız Faruk ise bizlere kurulduğumuz günden beri davulu ile eşlik ediyor. Bunun yanında Selçuk arkadaşımız gitarıyla, Doruk arkadaşımız ise bas gitarıyla gruba katılarak bize seviye atlattılar ve fazladan enerji kattılar. Selçuk ve Doruk arkadaşlarımız ise yaklaşık olarak 7 aydır bizimle.
İlk konserimizi verdikten hemen sonra 2015 yılında Rising Star programına katıldık. Yarışma sonrası hem elektrik hem de akustik konserler vermeye devam ettik. 2017 yılında Arpej Yapım etiketiyle “The Madcap Rising” adlı ilk albümümüzü yayınladık. Toplamda beş klip yayınladık. Bunların 4’ü ise albümden daha önce olmak üzere yayınlandı. Beste çalışmalarımızdan ve konserlerimizden arta kalan zamanda ise YouTube için cover parçalar yapıp yayınlıyoruz. İzgi ile birlikte yaptığımız “Guns N’ Roses – Don’t Cry” ve “Steelheart – She’s Gone” şarkıları en çok bilinenler arasında yerini alıyor.
2015 yılında katıldığınız “Rising Star” adlı müzik yarışmasında birinci olmanızın kariyer hayatınıza ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
Faruk: Yarışma dönemi içerisinde birlikte vakit geçirmek, yarışma heyecanını paylaşmak bizi grup olarak birbirimize daha fazla yakınlaştırdı. Uzun zamandır TV ekranlarında Hard Rock tarzı müziğin yapılmaması bu müzik tarzını seven insanları ciddi bir şekilde heyecanlandırdı. Bizimle aynı müziği seven insanlara ulaşmanın mutluluğunu yaşadık. Bu bizim en büyük amacımızdı. Ayrıca yarışmanın tanınma avantajını iyi değerlendirerek, yeni bir grup olmamıza rağmen birçok şehirde konserler verdik. 2016 yılında ise Rising Star’ın 2’inci ve son sezonunun yarı finaline konuk olduk ve kendi bestemiz olan “Stepped On A Lego” klibi piyasaya çıktığı gün canlı yayında icra etme fırsatı bulduk. Bu bizim için grubumuzu geniş kitlelere yeniden duyurmak ve kendi müziğimizi dinletmemiz için büyük bir fırsat oldu. Taşları üst üste koyduğumuz zaman oluşan etki birleşerek büyümeye başladı.
Kuruluşunuzdan bu yana yer aldığınız farklı organizasyonlar nelerdi?
İzgi: 2016 yılı Zeyintli Rock Festivali, 2017 yılı Çukurova Rock Festivali, Kuşadası Gençlik Festivali, Zeytinli Rock Festivali ve MilyonFest Ankara’da sahne aldık. Ayrıca 13’üncü defa yapılacak olan Emrehan Halıcı ve Ankara Müzisyenleri Etkinliğinde iki senedir sahne alıyoruz, bu sene yine orada sahne alacağız. Bunun dışında bazı şirket ve kurumların özel gecelerinde elektrik ve akustik konserler verdik.
Grubunuzun yurt dışı projeleri var mı? Yurt dışında ne gibi işler yapmayı planlıyorsunuz?
İzgi: En büyük hedeflerimizden biri de yurt dışında adımızı duyurmak. Bugüne kadar dünyanın birçok yerinden takipçilerimiz oldu. Özellikle de Avrupa’da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi birçok şehirde konserler vermek istiyoruz. Festivallerde olmayı amaçlıyoruz. Bunun için ilk adımımızı attık ve Nisan ayında Ukrayna’nın Kiev ve Lviv şehirlerinde konserlerimiz olacak. Birçok ülkenin Rock dergileri ve radyoları ile iletişim halindeyiz. Bu mecralar şarkılarımızı yayınlayıp, hakkımızda haberler de yapıyorlar. Daha fazla emek vererek, adım adım işleyerek grubumuzu Türkiye’de ve Avrupa’da daha iyi yerlere getirmek istiyoruz.
Son video klibinizde yakaladığınız sıra dışı tarz, motosiklet tutkunlarının da fazlasıyla ilgisini çekti. Bu konsept aklınıza nasıl geldi?
Selçuk: Son şarkımız “3-2-1” ismini yarışlar başlamadan önceki geri sayımlardan alıyor. Rock müzik sevenlerin birçoğunun motosiklet tutkunu olduğunu da düşünüyoruz. Motosiklet ve Rock kültürü iç içe geçmiş kültürler olarak karşımıza çıkıyor. Klip konseptimiz bizi en iyi şekilde yansıtmalıydı. Yani hızlı, yüksek ve gösterişli olmalıydı. Bu üç özelliği Motocross gösterisi ile yansıtmanın gayet uygun olacağını düşündük.
Peki, sizler motosiklet kullanıyor musunuz? Otomobil ile motosiklet karşılaştırılmasında hangi tarza yakın olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Faruk: Otomobilin bir gereklilik olduğunu düşünüyoruz. İşimiz gereği ekip halinde hareket edebilmeli ve gittiğimiz yerlere ekipmanımızı götürebilmeliyiz. Ayrıca konserler öncesi enerji koruyabilmek ve sonrası dinlenebilmek de bizim çok önemli. Ancak bu durum otomobilin bir araçtan öteye geçmesini sağlamıyor. Motosiklet ise apayrı bir tutku. Rüzgârın ve yolun tepkisini vücudunda hissettiğin için en az vardığın yer kadar gittiğin yolun da anlamı, heyecanı ve keyfi oluyor. Grubumuzun yarısı motosiklet olayını izleyici olarak seviyor. Diğer yarısı ise motosiklet sahibi olmuş, kullanmış olsa da şu an başka sebeplerden şu anda aktif olarak kullanamıyor.
Motosikletli hayatı nasıl tanımlıyorsunuz? Gözlemlediğiniz kadarıyla motosiklet sahibi olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Deniz: Motosiklet bizim için özgürlük anlamına geliyor. Motosiklet ile her an ruhunun istediği yerde olabilirsin. Ayrıca motosiklet ile yola çıkmak, büyük bir ailenin ferdi olduğun anlamına da geliyor. İki motor sürücüsü yolda karşılaştıklarında tanışmıyor olsalar bile birbirlerine selam verir. Ayrıca yalnız gezmeyi sevenleri ve farklı gruplara üye olanları da olsa hepsi bir bütünün, aynı ortak paydada buluşan insanlar topluluğunun bir parçası.
Motosikletin sağladığı özgürlük, aile, dostlar ve kültür bence motosikletin en büyük avantajı. Bu hayatın eksisi diyemeyeceğim zira bu biraz diğerlerinin eksikliği, ülkemizde diğer sürücülerin de bu konuda daha bilinçli olması gerektiğini düşünüyorum. “Motosikletleri fark edin!”.
Motosiklet tutkunlarına yaptığınız projeler ile daha fazla yakalamak gibi bir hedefiniz var mı?
Doruk: Motosiklet tutkunları konserlerimizde kesinlikle görmek istediğimiz ve gördüğümüz zaman da çok mutlu olduğumuz bir topluluk. Bu kitle bizim için çok önemli. Bu yüzden yeni projeler de yapmak istiyoruz. Çok yakın planda olmasa da bu konuyla ilgili yeni şarkı ve klipler yayınlama isteğimiz var. Bunun için öncelikli olarak motosiklet festivallerinde yer almak istiyoruz. Birbirimize dokunmak, birbirimizi tanımak, müziğimizi ve sahnemizi benzer duyguları hisseden bu aile ile paylaşmak istiyoruz.
Rock müzik ile motosiklet tutkusu arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Deniz: Aslında Rock müzik ve motosiklet tutkusu beraber gelişen bir kültür. Belki sonradan bu iki kültür arasında uzaklaşma oldu ama motor sürücülerinin birçoğunun 5-6 sene öncesine kadar birçoğunun Rock ve Metal dinleyicisi olduğunu söyleyebilirdiniz. Bir müzik türü olan “Heavy Metal” ismi ilk defa Steppenwolf’un meşhur şarkısı, motosiklet severlerin marşı “Born To Be Wild”da geçiyor. Burada “Ağır Metal” derken motosikletten bahsediyor ama zamanla bu tutkunun tamamlayıcısı olan müzikle iç içe geçerek tarza da ismini veriyor.
Rock müzik ve motosiklet sadece isim olarak değil, yaşam tarzı olarak da birlikte gelişen kültürler. Siyah deriler, Rock N’ Roll ve motosiklet. Benim bir numaralı filmlerimden “Terminatör 2” deki Arnold Schwarzenegger’in kıyafetleri, arka planda çalan “Guns N’ Roses – You Could Be Mine” adeta o dönemin ve bir yaşam tarzının özeti. 80li yıllarda birçok Rock grubunun bu konuyla ilgili şarkısının olmasının sebebi de hayatlarını böyle yaşıyor olmalarından kaynaklanıyordu. Hissetmediğiniz bir şey için bu kadar samimi bir şarkı yazamazsınız.
Aralarındaki ilişkinin bu kadar kuvvetli olmasının sebebi bize göre aynı temele dayanıyor olmasından kaynaklı. İkisi de özgürlük peşinde asi bir ruh.
The Madcap Hakkında
The Madcap, 2015 yılında grup üyeleri İzgi ve Deniz tarafından kuruldu. Kurulduğu yıl “Rising Star” adlı müzik yarışması programında birinci olan grup, Türkiye’de farklı bir tarzla adını duyurdu. Yurt içi ve yurt dışı planları olan grup beş kişiden oluşuyor. Zeytinli Rock Festivali, Çukurova Rock Festivali, Kuşadası Gençlik Festivali ve Milyon Fest gibi önemli festivallerde sahne alan The Madcap, önümüzdeki süreçte Ukrayna’da da sahne alacak.